İstanbul, tarihi boyunca pek çok doğal afetle karşılaşmış bir şehir. Ancak 2023 yılı, deprem tehlikesinin yeniden gündeme geldiği bir zaman dilimi oldu. Dün akşam, saat 20:23'te merkez üssü Silivri açıkları olan 5.4 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Depremin derinliği 12 kilometre olarak ölçülürken, İstanbul'un pek çok semtinde hissedildiği bildirildi. İstanbul’un yoğun nüfusu ve yüksek yapı stoku, bu tür sismik olayların yaratabileceği riskleri gözler önüne seriyor.
İlk belirlemelere göre depremin etkisi, İstanbul'un birçok bölgesinde hissedildi. Başta Silivri, Avcılar, Beşiktaş ve Kadıköy gibi merkezi lokasyonlar olmak üzere geniş bir alanda vatandaşlar, sarsıntının getirdiği korku ve panikle dışarıya çıktılar. Şans eseri can kaybı veya ciddi yaralanma yaşanmadığı bildiriliyor. Ancak, binalarda meydana gelen hafif hasar raporları gelmeye başladı. Yerel yönetimler, özellikle eski yapıların durumunu kontrol etmek üzere ekipler görevlendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, deprem sonrası krize müdahale ekiplerini harekete geçirerek, olası tehlikeleri minimize etmek için önlemler aldı.
Deprem uzmanları, İstanbul ve çevresinin deprem riski altında olduğunu yıllardır dile getiriyor. Son yaşanan bu olay üzerine uzmanlar, preşere, üst yapı sorunları ve olası depremler hakkında tekrar konuşmaya başladı. İstanbul'daki yapı stoku ve alt yapının durumu hakkında son derece titiz değerlendirmeler yapılması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bu tür sismik hareketlerin hazırlıksız bir şekilde karşılanmasının yarattığı tehditler üzerinde durdu. Halk da yaşanan deprem sonrası tepkilerini sosyal medyada ve paylaşımlarında dile getirerek, İstanbul’un güvenliğine dair endişelerini dile getirmeye başladı.
Yerli halk, devletin depreme hazırlık düzeyine yönelik soru işaretlerini gündeme getirirken, yapıların depreme dayanıklılığının artırılması gerektiğini vurguladı. Deprem sonrası devlet yetkililerinden gelen açıklamalar, toplumun beklentilerini ve endişelerini ele alarak gelecekteki olası depremlere karşı daha sağlam ve önceden hazırlanmış çözümler üretilmesi gerekliliğini ön plana çıkardı.
Yaşanan bu olay bir kez daha gösterdi ki, deprem, İstanbul gibi büyük ve yoğun bir şehirde her an karşımıza çıkabilecek bir tehdittir. Uzun yıllardır süregelen tartışmalara ışık tutarak, halk ve yönetim arasındaki dayanışmayı artırmak için bir fırsat sunuyor. Bu tür olaylar üzerinden, İstanbul'un deprem güvenliği konusunu tekrar masaya yatırmak, kamuoyunu bilinçlendirmek ve hazırlıklı olmanın yollarını araştırmak oldukça önemli. Öncelikle akademik çalışmalar ve kamu politikaları ile bu süreci yönetmek ve toplum olarak dayanışmanın önünü açmak, hem bireylerin hem de devletin sorumluluğuyken, pek çok konuda da öncü adımlar atılması gerektiği açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.