İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, Gazze'deki insani durumu ele alan son açıklamaları, hem uluslararası toplumda hem de bölgede büyük tartışmalara yol açtı. Netanyahu, "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" diyerek savaşın yarattığı ekonomik zorbalığın ve insani krizin boyutlarını azaltma çabasına girdi. Ancak bu açıklamalar, bağımsız kaynaklar ve yerel tanıklarla çelişiyor. Peki, gerçekler neyi gösteriyor? Bu yazıda, Gazze'de yaşanan insani krizin boyutları, bağımsız raporlar ve yerel tanıkların dile getirdiği durum üzerinde duracağız.
Askeri operasyonların ve ekonomik ambargoların ardından Gazze'nin durumu giderek kötüleşiyor. Uluslararası Kızılhaç ve Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar, bölgede ciddi bir insani kriz yaşandığını raporluyor. 2023 verilerine göre, Gazze'deki insanların yüzde 80'i yardıma muhtaç durumda ve temel gıda maddelerine ulaşımda büyük zorluklar çekiyorlar. Kış aylarının gelmesiyle birlikte, bu durumun daha da kötüleşmesi bekleniyor. Birleşmiş Milletler'e göre, 2023'ün sonuna gelindiğinde, Gazze'de 800 bin kişinin acil gıda yardımlarına ihtiyaç duyması bekleniyor.
Netanyahu’nun açıklamalarının yanı sıra, Gazze'deki yerel halkın yaşadığı zorluklar ve bu zorluklar karşısında verilen mücadele, bağımsız araştırmalar ve tanıklıklarla belgeleniyor. Gazze'de yaşayan bir aile babası, "Her gün çocuklarımın midesindeki açlığı dinlendiremiyorum. Markette bir ekmek almak bile lüks oldu," derken, başka bir şahıs ise "Su bulmakta bile zorlanıyoruz. Gıda ile beraber suya erişimimiz azalıyor," açıklamasında bulundu. Bu ve benzeri ifadeler, Netanyahu’nun sözlerinin ne kadar geçersiz olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun "Gazze'de açlık yok" şeklindeki ifadeleri, gerçeklerle örtüşmüyor. Rakamlar ve tanıkların hikayeleri, Gazze'de yaşanan durumun oldukça farklı olduğunu ve insani bir felakete doğru gittiğimizi gözler önüne seriyor. Uluslararası toplumun sorunun çözümüne yönelik daha fazla çaba göstermesi, bu krizin aşılması için elzem görünüyor.